Pazartesi, Eylül 03, 2007

EVLENİYORMUŞUM :)

Cümlecikler uçuşuyor .

Daha taze olduğu için gündemimize doğumgünümü, babamın gidişini, babaannem ve hülya abla ile yaşamanın sırlarını alalım.

Cuma'dan aksiyon başladığı için pazar günü olduğunda sanki bir haftadır evdeymişim gibi geldi. Kapı kapatma terörümün işlemediğini belirtmeliyim kimse konuyu benim kadar ciddiye almadığı gibi. Hülya Abla'nın korkma korkma bir şey yapmaz demeleri. Ve yerde gördüğümüz kertenkeleyi akrep sandığını anlamamla evde olmadığım süre içerisinde kimbilir kaç akrep yavrusu daha bulacağım endişesini taşımam bir oldu. Nitekim sabah bir taneciğini buldum bile.

Cumartesi gecesi Beyoğlu'ndaki sabahlama planlarım. Hülya Abla'nın ne yapacağım ben yalnız demesi, gittiğim yerde dalgın dalgın oturup evi düşünmeme sebep olacak olması nedeniyle ertelendi.
Ben de babamı 17.00 havaş'ına bindirdikten sonra Nişantaşı'nda Çidom'la buluştum. House Kafe'ye götürdü beni ( özellikle "k" yazdım) orada liseden mi üniversiteden mi olduğunu çıkaramadığım bir kızı gördüm. Oranın işletmesini yapıyor gibi geldi. Sonra gene tesadüf liseden başka bir kız (bu sefer liseden olduğuna eminim) arkadaşıyla oturmaya gelmişti. Hiçbiriyle konuşmadım adlarını bilmediğim, zamanında da hiç muhabbetim olmadığı artık da eskisi gibi insanlara atlayıp beni hatırladın mı sen şurdansın ben de burdanım demekten bıktığımdan ve de benim gibi hevesli olmadıklarından olsa gerek.

Sonra hadi Taksim'e Neslihan'nın bahsettiği fal kafeye gidip abiye fal baktıralım dedik. Eski Beyoğlu Postanesi binasının yanındaki binanın 3. kattındaki iç sıkıcı fal kafeye çıktık. Sedatmış bizim falcının ismi. Çok hızlı konuşan değişik tiplerden biriydi. 1 yıla evleniyormuşum duyduk duymadık demeyin :) Acar abi dün 32 yaşıma girdiğimi duyduğunda evde kaldın hey dedi ama falcı öyle demiyor :) Neyse bir sürü şey dedi bekleyip göreceğiz. Çidom'a dedikleri tuttuğu için iyi ya da kötü demek istemiyorum. Bu da elektrik meselesi anlayacağınız.

Hülya Abla'dan saat 22.30'a kadar müsade aldığım ve bir bira içmeden gitmek olmayacağı için Çidom'u Nevizade'nin sonundaki yerlerden birine sürükledim. Zavallım içkiyi hiç sevmez ama benim gibi alkolik bir arkadaşı var. Kabağa dönüşmeden evde olmak için birinci bardak da kaldım ve evin yolunu tuttum. Saat 22.00'de evdeydim ama bizim tavuklar yatmıştı. Neyse iyiki eve gelmişim babaannem gece birçok kere çişe kalktığı için Hülya Abla'nın onu takip edecek hali olmazdı. Benim kime çektiğim anlaşılıyor.

Ertesi gün doğumgünü sabahına evi temizlemekle başladım. Neyse iyi de ettim yoksa ipin ucu kaçacaktı. Hülya Abla cizleme yaptı onu yedik 17.00 gibi de Çidomcuğum geldi pastasıyla birlikte. Mütevazi bir doğumgünü kutlaması yaptık bizim bahçede. Böyle geçti gitti işte bir doğumgünü daha.

Bugün blog mesaimde Çınarağacı'nın doğumgünümü kutlama yazısını okuyunca pek bir sevindirik oldum ve duygulandım yaşlanıyor muyum ne :)
Anılcığımın da elektronik kartı beni epey duygulandırdı. Beni sevindirdikleri için herkese teşekkür ediyorum.

İşte böyle olan bitenler bundan ibaret bir kısacık haftasonunda.



4 yorum:

ruchan dedi ki...

Doğum günün kutlu olsun , bugün keşfettim sayfanı ve yazılarına bayıldım.
Sevgilerimle:)

cakiltasi dedi ki...

Teşekkür ederim cimcimecim.
Benden de sevgiler:)

cinar dedi ki...

oo hadi hayırlısı çakılcım :)
seneye düğün dernek var demek ki.. hem akreplerden de kurtulmuş olursun. hayret yani, nasıl girip de nerde yuva yapıyorlar. çok da soğukkanlılıkla anlatıyorsun, taktir ettim.. ilaçlama şirketine yavruları götürüp cıngar çıkar bence :) ikinci sefere gelip bedava ilaçlasınlar, ilki işe yaramamış baksana.. cık cık..

cakiltasi dedi ki...

Çınarcım sorma 40 gün 40 gece binbirgece masallarına uygun bir düğün yaparız artık.

Araştırmalarım evde yuva yapmış olma ihtimallerini sıfıra indirdi ama gene de yorum yapamıyorum.

İlaççı görseniz bile ölü görürsünüz demişti. Off çınarcım off ben kim çıngar çıkartıp bedava ilaçlatmak kim. Buzdolabımı bile halledemedim hala :((