Pazartesi, Şubat 19, 2007

KAYIP EŞYALARIMIZ

Bu yaşımıza kadar kaybettiğimiz eşyalarımızın nerede oldukları niye kayboldukları hakkında bir yazı yazmak istiyorum.
Bir çok insanın hissedebileceği gibi, bir şey kaybetmeyi hiç sevmiyorum. Kaybetmemeye çalıştıkça inadına kayboluyorlar sanki. Hem de bir kaç kaybolma tehlikesi geçirenler.
Dönem dönem aklıma gelip kaybolduktan uzun bir süre sonra da arayıp durduğum bir 30 dolarım vardı. Hala akibetini merak ederim. Kaybolması benim onu bir yere saklamam ile ortaya çıkmıştı. Kimbilir nerededir şimdi? Küpelerime hiç değinmiyorum teki kaybolmuş o kadar çok küpem var ki artık; arkasına düşmesini engelleyen zamazingolardan takıyorum.
Bir de beni gene çok üzen kaybolduktan sonra dönem dönem arayışımı sürdürdüğüm resimlerimizi kaydettiğim 2 adet cd var. Özellikle bir yerlere karışmasın diye özendiğim, içinde dayımın Aspendos'da "Aida" operasında kralın askerlerini oynayan tiyatrocularla çektirdiği resimler- bana kaç kere sıkı sıkı tembihleyip o resimleri istiyorum sakın kaybetme demişti-Ben de olur mu öyle şey cd'ye yükledim sana çekerim demiştim, ailecek Fethiye'de gittiğimiz tatilin resimleri, ki onu da abim sıkı sıkı tembihlemişti. İçimin cız ettiği kaybolma vakalarından biridir. Hala evde baktığım yerlere tekrar tekrar bakarım.
Son marifetim içinde memory stick'im de bulunduğu kalem kutumun sırra kadem basması. Bu bahsettiğim eşyalar arada kaybolup ortaya çıkan eşyalardan. Ama kalem kutum artık yok. Cuma akşamı işten çantama koyarak çıktım. Ankara'ya giden otobüsün servisini kullandım. Sonra otobüse bindim ve Ankara'ya geldim. Ankara'da kursa gideceğim vakit çanta da olmadığını farkettiğimde işte bıraktığımı düşündüm. Ne yazık ki işte değildi. Evde anneme her yeri arattırdım. Kirli sepetine de baktırdım ama yok. Ve hep içimde bunu kaybedersem naparım diye geçirmiştim. Kursta yaptığım çalışmalar, Kaş resimleri ve bir sürü ıvır zıvır şey.

Bölye durumlarda insan şimdi açıklayamadığım bir psikolojiye giriyor. Bulabilme umudu, ümidi ve ihtimali....

Netice de eşya nasılsa. Değmez di mi!

Bir şey itiraf edeyim. Zaman zaman Lost'da olduğu gibi bir adaya düştüğümü eski eşyalarıma kavuştuğumun hayalini kuruyorum. Çok mu trajik durumdayım: )

Çarşamba, Şubat 14, 2007

YAZ MI GELİYOR


Flash diskimden kursta yaptığım çalışmaların jpg'lerini ayıklamaya çalışırken, Kaş resimlerine rastladım. Küçük Çakıl'daki hamak sefamız gözümde canlanıverdi. Çok kısa bir tatildi ama pek keyifliydi. Ben ortalıkta yazı özledim diye gezinirken. Millet daha dur kış mı yaşadık diyor. İstanbul kışı yaşamamış ama Ankara geçen seneye göre değil tabii, ama gene de yaşadı bana göre. Ben zaten şimdi bile iş yerinde dizlerimde bataniye ile oturuyorum. Klavyeyi tuşlayan parmaklarım buzgibi . Anneciğim bu halimi görse içmiyorsun pekmezini diye söylenmeye başlamıştı. Bu yaz mayıstan itibaren bizim sitedekilerle beraber yaşadığım bohem hayatı bana yol su elektrik olarak geri döndüğü için bu elektriği yakmaya çalışıyorum İstanbul'a geldim geleli. Sabah kahvaltılarını elma ve muzla. Öğlen yemeklerini sıkı bir şekilde akşam yemeklerini ise bir şey yemeyerek geçiriyorum. Aman annem duymasın. Ama yazın alınan nerde akşam orada sabah kilolarını vermem lazım.

Dün öğlen berrinciğim geldi, onunla mantı sefası yapıp Arnavutköy sahilinde ufak çaplı bir yürüyüşten sonra ben işe geri döndüm o da Ortaköy'e kadar yürümüş: )) Resimlerimiz pek güzel çıkmış: )

Yavaş yavaş öğlen oluyor ve ben bayağı bir acıktım: ) Handisko sen zaten hep açsın demişti şimdiye.

Pink Martini Ankara'ya geliyor kaçırmayın!!! Ben İstanbul'dakini kaçırmamaya çalışacağım.

PINK MARTINI MAYIS'TA ÇIKACAK YEPYENİ ALBÜMÜNÜN AVRUPA PRÖMİYERİ İÇİN MART AYINDA TÜRKİYE TURNESİNDE!

16 Mart Cuma Saat 20:30 - ANKARA Bilkent Otel Sakarya Balo Salonu

http://www.biletix.com/webbiletix/wtsEvent.do?eventCode=HPIN3

Cuma, Şubat 09, 2007

SİVRİSİNEK SAZ

Dün bütün gece bir sivrisinek tarafından yendim durdum. O inat etti ben de inat ettim. Kalkıp da bir mücadeleye girişmedim. Doymasını ve kenarda köşede uyumasını bekledim. O naptı? Doymadı beni yedi de yedi. İklimsel değişikliği, dünyayı hiç de iyi bir geleceğin beklemediğini biliyoruz. Son günlerde medyada bu daha çok yazılır çizilir oldu. Sivrisineklerde yaz geldi sandı yumurtasından çıktı suadiye akşamlarında günlük turlarına başadı. Olur da biri bu yazıya denk gelir; sivrisinek aslında kışın da yaşar ayrıca yumurtadan da çıkmaz derse diyebilir. Ben bildiğimden yazmadım zaten ama şubat ortasında da bir sivri tarafından uyutulmamak biraz koydu açıkçası: )


Türkçe karakterleri kullanmaya karar verdim. Sanırım bir sıkıntı doğurmuyor.

Perşembe, Şubat 08, 2007

Sıradan bir gun

Bu memlekette bir suru tanis var. Geldim geleli hicbiriyle gorusemedim. Ilk geldigim hafta bir gun Cidom'lara kalmaya gittim. Dun de Taksim'de Cidom'larda kalacaktım. Abim de is icin gelmis o da Taksim de bir otelde kaliyor. Isten Taksim'e gitmek uzere yola koyuldum. Ilk hafta Taksim otobusune binerek buyuk hata yaptigimi farkettigim icin dun Kabatas'tan Taksim'e cikan metroyu denemeye karar verdim ve kabatas otobusunu beklemeye koyuldum. Nedense otobus 20 dakikalik gecikmeden sonra gelebildi. Mimli Ortakoy'de trafik ilerlemek bilmedi bir turlu, meger kaza olmus. Neyse Kabatas'tan Taksim'e cikan metro super bir olay olmus. 1 dakikada Taksim meydanda buldum kendimi. Abicigimle vakit gecirdikten sonra Cigdom'lara gittim. Taksim Arnavutkoy'e nispeten Suadiye'den yakin oldugundan maksimum uyuma potansiyelimi kullaniyorum Cigdom'larda. Cuma gunu Ankara'ya arkadasin arkadasinin arabasiyla gidecegimiz icin otobus biletimi degistirmem gerekiyordu. Aksamin isi bu sabaha kaldi. Bu sabah Gumussuyu'ndaki acentadan biletimi obur haftaya kaydirdim. Her zamankinden daha cok uyudum ve buna ragmen de ise erken gidecegim ya. Otobuse baka baka duraga inmeye basladim. Tam duraga geldim. Sariyer yazisini hayal mayal gordugum bir otobuse attim kendimi. Otobus bombos bir guzel kuruldum. Icimden de oh erken gidecegim rahat rahat diyorum. Ben bunlari derken otobus Besiktas'a donmez mi. Ne oldugumu sasirdim. Apar topar kendimi duraga attim. Kös kös her zaman bindigim duraga geldim. Durakta Taksim'den gelen otobuse konservedeki bezelyeler misali zor sigdim. Ne o bendeniz kurula kurula ise gidecektim. Zaten rahat rahat binebilecegim bir otobuse zor bela bindim. Ne demisler akilsiz basin cezasini ayaklar ceker.
Benim bu tip sapsalligimi bilenler. Olmadik otobuslere bindigimi de bilirler. Bu tip durumlarda sogukkanliligimi hic yitirmem: )
Bir Ankarali gozuyle size Istanbul toplu tasima sistemini ve bu carkin icinde olan bireyleri gozlemledigim kadariyla biraz anlatmak istiyorum.
Burada isten eve evden ise gitme alternatifleri Ankara ile karsilastirildiginda bir dunya kadar. Tabii haliyle buyuk memleket burasi. 20 yildir Ankara'nin guzide semti Umitkoy yollarinda omrunu curutmus biri olarak. Burada Arnavutkoy Suadiye arasi gidip gelmek bana hic koymamakta. Hatta isi bir eglence haline getirmekteyim, her gun baska yollari deneyerek eve en cabuk nasil gidebilirim diye. Gecen gun Kabatas deniz otobusuyle Bostancı'ya gitmeye kalktim. 18.30'e yetisecegim diye az daha nefes darligindan gidecektim. Nitekim yetistim ve 19.10'da evde oldum ki bu Ankara standartlari icin bile bir mucizedir. Ama ne luzum vardi yollarda telef olup gitmeye o ayri konu. Simdi bu Istanbul'da yasayanlar kalabalik bir nufusu olusturuyorlar biliyorsunuz. Ama otobuse sigmayi bir turlu ogrenememisler. Binen oldugu yerde kaliyor. Bir obek insan asagida aslinda yer olan otobuse binemiyorlar bir turlu. Ankara'da durum boyle mi valla en optimum sekilde sigisilir bizim orada.
Istanbul'da trafik problemi var mi var ammaa toplu tasimi cozmusler abicim.

Bu arada !f istanbul AFM Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali artik Ankara'da Bu sene Ankara'da olmasi bence cok guzel http://www.ifistanbul.com/If_Ankara.aspx 1-4 Mart tarihleri arasinda. Kacirmayin derim.

Çarşamba, Şubat 07, 2007

2007 ve ben

2005 yilindan beri blogu olup iki satir yazamayan ben bugun itibariyle sevke geldim. Gecen yaz heveslenmistim sonra yazdigim seyi draft halinde birakip bir daha girmemek uzere olay mahalini terketmistim. Sonrasinda Pino'yla beraber bloguma girme calismasinda bulunmus ancak password ve login name'i unutmus oldugum icin basarili olamamistik. Bugun ne olduysa her ikisini de hatirladim ve girdim. Bundan sonra duzenli olacagima soz veremesem de araliklarla da olsa yazilar yazacagimi umuyorum.
Bir oradayim bir buradayim. Simdi de Istanbul'dayim. Hayati duzenli insanlar benim yasamima giptayla karisik saskinlikla bakabilir. Istanbul'a tasi taragi toplayarak gelisim sanirim bu kez 4. oldu yaniliyorsam duzletebilirsiniz. Aramizda geyik yaparken istanbul'um geldi ben de kalktim geldim diyorum. Bundan sonrasini hepberaber izleyip gorecegiz. Hayat suprizlere acik.
Yazdikca yazasim geliyor ama simdilik bu kadar yeter!
Artik bir sure buralardayim: )