Salı, Eylül 04, 2007

HEYECAN

Gün geçmesin ki vukuatsız bir günüm olmasın. Heyecan dolu bir 12 saat geçirdim. Bu hafta spora gitsem mi, gitmesem mi? Şimdi evde beni dört gözle bekliyorlar bir yarım saat daha geç kalsam mı kalmasam mı? diye düşünürken. Dün spora gitmekten vazgeçtim. İlk günden beni beklemesinler istedim hem Selo’ya da uğra demiştim. Ne zamandır gelmemişti. Babaannem de sayıklıyordu sergen sergen diye :) Neyse Selo saat 19.45 gibi geldi. Biz de bahçede onun gelmesini bekliyorduk. Keşke önceden soksaymışım babaannemi içeri. İşte olacakla ölene çare yok. Yavaştan içeri girelim dedik. Babaannem tam merdivenden çıkarken sen kapaklan yere. Ah kafam! dedi sonra bir baktım yere şıpır şıpır kanlar damlamaya başladı. Hemen içeri koştum elime peçeteyi kaptım çıktım. Başka hiçbir malzeme yok evde. Ne sargı bezi, ne baticon, ne oksijenli su. Allahtan Selo vardı. Eve gitti baticonla oksijenli suyu aldı geldi. Ben de arabadan ilk yardım çantası buldum bir tane. Hastaneye gitsek mi gitmesek mi bilemedim. İçin için istemedim de büyük bir şey olmasın istedim. Kendiliğinden geçsin. Selo’yu sürüklemek istemedim. Bilmiyorum hala da iyi mi ettim kötü mü? Keşke önden ben gideydim koluna gireydim dedim. Hep dikkat ediyorum zaten ama boşluğuma geldi. O kadar sık düşüyor ki . Gece de çok kere çişe kalktığı için aldı beni bir korku. Normalde uyanıyordum uykum hafiftir çünkü. Ama o kadar sessiz gidiyor ki . Yük olmayayım, ses etmeyeyim diye. Halbuki öbür türlü daha çok iş ama içinden öyle geliyor. Dedim bu gece uyumak yok çakıl. Zaten Harry Potter heyecanla okunuyor. Saat 00.00’ye doğru baktım elinde terlikler sessizce kalmış koridora çıkmış. Benden kaçmadı tabii. Neyse götürdüm çişimizi ettik güzelce. Saatler ilerlemeye başlamışken aklıma ütüler geldi bir sepet dolusu. Açtım ütü tahtasını yapmaya başladım bir güzel. Sonra üç beş parça bir şey kalmışken sıkıldım yapmaktan. Oturdum kitabımın başına. Saat 03.00 oldu. Gittim Hülya Abla’nın yanına kıvrıldım uyur uyanık. Sonra büyük bir gürültüyle uyandım. Hemen tuvalete koştum düşmüş gene babaannem Allahtan popo üstü. Ama bu sefer heryer batmış. Dedim olmaz böyle yıkamam lazım seni. Hülya Abla’ya git yat dedim ben hallederim. Duşa soktum kapıyı kaparken de kapının önündeki kovayı devirdim bir güzel bütün koridor su içinde kaldı. Biraz suyu kovaya alayım dedim. Sonra hallederim babaanem üşüyecek diye onu yıkamaya başlamıştım ki. Bir gürültü daha. Baktım ki Hülya Abla koridordaki suya basıp kaymış ve düşmüş. Allahım dedim daha yeni başladık ne yapacağız biz. Neyse bir şekilde hepsini halettik.Hülya Abla’ya gene git yat dedim. Zaten saat 06.30 gibi olduğu için biz yatmadık. Oturduk salona. Harry Potter’a devam ettim. Sonra kahvaltımızı ettik. Biraz geç çıktım evden bugün. Sabah sargıyı tekrar değiştirdim. Çok kanamış değil gibiydi.
Bazen sinirleniyorum. Duymuyor, her şeyi soruyor, garip yorumlar yapıyor, gezmek istiyor diye. Sonra öylesine suçluluk duyuyorum ki. Dün hissettiğim çaresizliği hep hissedeceğim biliyorum. Yaşlılık o kadar zor ki. Sana angarya olduk, iş çıkardık diyor. Olur mu babaanne diyorum. Bazen de için için biran önce Pazar olsun istiyorum. Sonra kendime kızıyorum bencilliğim yüzünden. Babam nasıl başa çıkıyor bu sorumlulukla diyorum. Öyle bir duygu seli içindeyim işte.
Her hadise bir öncekinin etkisini bastırıyor. Önce bahçede kocaman fare gördüm diye tırsmıştım. Sonra akreplerim çıktı başıma fareyi hiç takmamaya başladım. Şimdiyse akrepleri takmıyorum. Babaannemin odasına yer yatağı yapacağım. Böylece çişe haberim olmadan kalkamayacak. Akrepler de varsın üzerimde gezinsinler.
Artık bu hafta spora filan gitmek yok. Akşam onları alıp arabayla sahil boyu bir tur attırayım. Belki bir çay bahçesinde otururuz.
Şimdi aradım asayiş berkemalmiş.

Cin gibidir bizim tontiş ayakları tutmuyor ama aklında her şeyi tutuyor :)

3 yorum:

cinar dedi ki...

ayyyyyy geçmiş olsun çakılcım. yaşlılık zor hakikaten. ben de dayanamıyorum bazen. sonra düşünüp o yaşlara gelince ben ne olacağım diye telaşlanıyorum. yani zor gerçekten de.. sürekli düşmesi için doktora gittiniz mi daha önce? belki denge bozukluğu falan vardır, kulaklarında olabilir mesela. başı dönüyor mu sürekli? dünkü düşmede bir şey olmamıştır ama sert çarpmalarda yine doktora gitmek lazım şekercim, beyin travmalarına karşı.. tetikte olun.. çok geçmiş olsun..

ruchan dedi ki...

hay allah !! çok geçmiş olsun... hepside üst üst gelmiş. aynı bebekler gibi yaşlıları da göz önünden ayırmamak gerek galiba...

cakiltasi dedi ki...

Teşekkür ederim Çınarcım. Oturmaya başlamamış bebek gibi dengesi yok. Düşüyor diye doktora götürmedik yaşlılığına verdik.
Dün götürdüm hastanenin aciline dikişlik saat geçtiğinden pansuman yaptılar. Bilmiyordum dikişin ilk 6 saatte yapılması gerektiğini. İnsan sorumluluğu çok farklı bir şey doğru kararı doğru zamanda verip soğunkanlı olmak lazım. Haklısın kimbilir biz nasıl olacağız?

Sağol cimcimecim. Evet aynı koca bir bebek gibi. Bazen düşünüyorum bir bebeğim olsa ne yaparım. Evhamlı bir çatlak olur çıkarım heralde.