Perşembe, Kasım 06, 2008

DÜN VE BUGÜN


En büyük dj

Dün üşengençlik{bu ne böyle iyice sünger oldum üşengençlik filan yazmışım haha diyorum} yapmamamın karşılığını aldım. Salı Füfü aradı. Çarşamba Araf'ta Göçebe Şarkılar olacakmış biz gidelim diyoruz gelir misin dedi. Elbette evet dedim:)
Aklımda da 20. Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivaline gitmek de vardı. Dün ilk günüydü. Konserden önce 19.00'deki Fransız Kültür'dekine gideyim dedim. Onca yıldır İstanbul ile bağım var ama hiç içine girmemişim. Bahçesi çok harikaydı. İstiklal'in keşmekeşinin içinde bir vaha gibi. Fransız Kültür'ün içine girer girmez geçmişe yolculuk yaptım. Üniversite yıllarıma. Ankara'da olan film festivallerini kaçırmaz kısa filmlere özellikle gitmeye çabalardım. Hem ücretsiz olması bir avantajdı hem de seyretmesi çok keyifliydi. Yeri gelmişken bir de şunu not düşeyim. Ankara film festivalinde beyaz geceler diye bir gösterim olurdu. Gece girerdin sabaha kadar 3 film ardarda seyrederdin. Yakın zamana kadar hala öyle gösterimleri olduğunu biliyorum. Son iki yıldır Ankara'da olmadığım için takip etme şansım olmadı. Bu beyaz gecelere ilk 93' senesi gitmiştim. Abim götürmüştü. O zaman ben lise son sınıftaydım. O da üniversite son da. Şimdi bu satırları yazarken o gün o kadar net ki{benim bu kilerle başım dertte}. Abimle otobüse binmiş Kubilaylar ile buluşmaya gidiyoruz. Kavaklıdere sineması eski halinde parçalara bölünmemiş. Alt katı üst katı var. Hiç boşyer yok. Başlamışız seyretmeye şimdi hangi filmler var onu hatırlamıyorum, ama galiba sonlara doğru sızmış kalmışım. Şimdi olsa heralde daha çabuk sızardım:) Sonra beyaz gecelere bir kere daha gittim. O zaman üniversitedeydim. Tomris Giritlioğlu'nun 87. adım'dı zannedersem. O da üç film arasındaydı. Benim arkadaşlarla kavga etmeme sebep olmuştu. Onlar hiç beğenmemiş dalga geçmişlerdi. Bende filmi savunmaya kalkmıştım emeğe saygı şeysine çok komikmişiz. Sonra da çıkıp Akman Pastanesi'nde kahvaltı etmiştik. O zaman Kavaklıdere'de değildi gösterim sanırım. Ya Kızılırmak'ta ya da Kızılay'dakilerden birinde. Bir de bir sahneyi hiç unutmam. Cebimde bir sinema parası var başka da 5 kuruş param yok. Kavaklıdere'ye gitmiş filme bilet almışım ama açlıktan da ölmek üzereyim. Tanıdık birini göreyim de borç isteyeyim diye içimden geçirirken. Liseden bir arkadaşımı görmüş ama para isteyememiştim. Filmden sonra aç bi ilaç dersaneye gitmiştim. Sonra nasıl doyduğumu hatırlamıyorum:) Konuyu nasıl dağıttım. Sonra kısa film kursuna bile gittim. Hatta benim senaryoyu bile çekmiştik. Kurs hocası acayip yakışıklıydı ama evliydi bir kızı vardı ve karısı ikinciye hamileydi. Sonra kendine kısa film atölyesi filan kurdu borçlar aldı, battı. Bende nereye gitsem karşılaşıyordum. Ve yanında başka kızlar oluyordu hep. Önce kondurmadım sonra çaktım köfteyi. Çapkının tekiymiş eşek. Bu da dipnot oldu:)

Neyse nerede kalmıştım. Dünden bahsediyordum. Dünkü kısa filmler birkaçı hariç çok hoşuma gitti. Hatta bir tanesi sarsılmama bile sebep oldu. Salya sümük ağladım. ELA, Silvana Aquirre Zegarra'nın. Çıktım oradan bizimkilerle buluştuk. Gittik Araf'a. Canlı Performans öncesi Dj o kadar güzel çaldı ki. Tarifi imkansız. Hiçbiri de bildiğim şeyler değildi. Sonra Göçebe Şarkılar başladı. Balkanlar'dan, İstanbul'dan, Sefarat Müzikleri çoşturdu da çoşturdu. Uzun zamandır böyle eğlenmemiş ve enerji sarfetmemiştim. Bütün kurtlarım döküldü. Toplayabilene aşkolsun:) Sabah uyandığımda o son birayı içmeyecektim duygusu hakimdi:) Kalktım banyoya ilk iş. Öyle pis kokuyordum ki kül tablası gibi. Yerde mercimek gibi bir şey gördüm bu ne dedim böyle. Duşa girdim çıktım ki bir salyongoz. Ama nasıl ufak ve şirin. Ay dedim bu evde bir sen eksiktin aldım dışarı postaladım.

Netice de güzel bir gün oldu. İyiki gitmişim bazen üşengeçlikle mücadele iyi geliyor.

linkler:
www.istanbulfilmfestival.com
www.araf.com.tr
http://www.youtube.com/watch?v=c58N_cWixcM

Hiç yorum yok: