Çarşamba, Ağustos 11, 2010

MAFYA TANIDIK İSTİYORUM


Birkaç sefer blog yazmaya niyetlendim ancak şirketin interneti buna müsade etmedi.

Bu ne sıcak? Bu ne biçim memleket? Şikayetim çok. Ne öpülmeye ne s... gelmediğimin farkındayım. Ancak bir daha kıştan şikayet edersem falakaya yatırın beni. Eldivenlerimle, ayak sobamla mutluyum ben. Ama nefes alamamaktan, terden, yapış yapışlıktan hiç de mutlu değilim.

Bu Nasa çok sıcak olacak filan demişti de sallamamıştım ben bunları. O zaman İstanbul'da kıçımız donuyordu çünkü. Bir de şunu hatırlamaya çalışıyorum. İstanbul'da yaşamazdan evvel. İstanbul'un yazları benim için iğrenç sıcak, nemden nefes alamamak, geceleri sivrisinek saldırıları idi. Sonra İstanbul'a geldim. İstanbul'un yazı o kadar da iğrenç gelmemeye başladı. Ve ben unuttum yıllar önce çektiklerimi. Diyeceğim odur ki! Bunun küresel ısınmayla alakası yok. Eskiden de böyleydi bu memleket. Sadece bir kaç yıldır serin gittiği için unuttuk esasını. Benim yeni ev de acayip kabus. Saç kurutma makinası çalışır halde oturuyorum sanki yüzüme üfleterekten. Balkon desen esmiyor. Esse de sivrisinek kabusum var. Halbuki 3 yıl öbür evde ben ne sıcak bildim ne sivrisinek. Sadece bir üst sokaktayım halbusi.

Anlatacak çok şey var. Hangi birine sıra gelecek bakalım hangi biri de unutulacak. Daha önceki gönderi de dediğim gibi Foça'ya gittim. Gitmemle oraya aşık olmam bir oldu. Yanımdakiler İstanbul'a koşarak dönerken ben ağlayarak döndüm. Tabii İstanbul'u bıraktığım psikolojim de bunu tetikledi. Allahın cezası sokağımda arabam başıma dert oldu. Cinayeti demiştim sanırım. İşte ölen adam bizim evin karşısındaki apartmanda oturuyordu. Öldüren de sokağın başında. Sokak da çıkmaz. Biz çıkmazın en sonundaki apartmanız. Ben de arabayı öldüren adamın evine koyuyordum. Ancak öldüren adamın Pezodan bozma abisi o taraftakiler arabasını bizim evin önüne koymasın demiş. Benim asabiyet tavan yaptı ama kimselere çemkiremiyorum. Abim de köye gitmeden arabayı bizim evin önüne çekip öyle gitmiş. Çünkü evsahibinin oğlu öyle demiş. Bana da diyorlardı da ben orası kötü yer diye çekmiyordum. Abimi arayıp niye oraya koydun orası kötü yer diye çemkirdim. O da anahtar sende istediğin yere git çek dedi. Ben de gittim güzel bir yere koydum arabayı. Ancak son gece sabahtan tatile gideceğim için bavullar ile yürümeyeyim diye evin önüne koydum.. Sabah arkadaşın babasının bizi alacağı yere arabayla gitmek üzere aşağı indim ki! Benim silecekleri ölen adamın beyinsiz kardeşi kökünden sökmüş atmış. Ben şok vaziyette hem ağladım hem şiştim yola öyle çıktım. İçimden de kudurdum durdum nasıl böyle bir şey yapar diye. Sarhoş olmuşmuş yapmış etmiş allahın dangalağı. Normal bir insan olmadığı için de diyalog kuramıyoruz yaptığı yanına kar kalıyor. Tipini bile bilmiyorum mal beyinlinin. Neyse gene sinirim zıplıyor düşündükçe. Ben o vaziyette arabayı Capitol'ün oraya bıraktım gittim. Abim geldi aldı yaptırdı. Önce 400 lira demişler masrafa. Sonra ikinci el hurdadan çıkma parça koymuşlar da 130 liraya halledildi. Mala gelsin cana gelmesin diye kendimi avuttum.

Bu durumda mafya tanıdığımın olmadığına da bayağı bir üzüldüm. Hepsini benzettiremediğim için, gıkım çıkamadığı için, herkesin yanına her şey kar kaldığı için.

Böyle duygularla gidince İstanbul'a hiç dönesim yoktu tabii. Bir de 10 saatimi denizde geçirince buradaki iş koşulları, ev koşulları beni dönmeye sevk etmedi. Ama el mecbur döndük. Şimdi de sıcaktan kuduruyorum. İşyerinde klima yok ölüyorum bildiğiniz gibi değil. Eve de vantilatör aldım onun karşısındayım nereye gitsem taşıyorum. Çiş bile yapsam karşımda.

Bu arada Miele'ye dellenip Almanya'ya bir e-posta daha gönderdim. Burada manyak bir yaz var ben buzdolapsız çıldırmak üzereyim diye. Ertesi gün buradakiler aradı bugün yeni buzdolabım gelecek. Bakalım bu İstanbul iklimine uygun değil varyatasını gene dinleyecek miyim?

Ya ne bahtsız bedevi çıktım ben de. Hani neyse hepsi mal. Varsın olsun.

Bu arada balkona salıncak aldık. Fotolarını çekip yayınlamalı ama foto makinam da kaput.

7 yorum:

Pilli Petro dedi ki...

Foça'da nereye gittin bana da söyleee. ağustos izninde gidicem yer arıyorum 10 gün için beni bilgilendirirsin dimi şekerim :))

cakiltasi dedi ki...

cicikom biz iyon pansiyon'da kaldık. iki kişilik oda 90 lira.
http://www.iyonpansiyon.com/

gitmeden arayın mutlaka yer var mı diye. üst kat odasını tavsiye etmem ama bahçe katları fena değil. yapısı filan çok şirin sahipleri çok tatlı.

Pilli Petro dedi ki...

iyonu geçen gün ben de aradım :) çok güzel ve keyifli bir yer görünüyo fotolardan.

tek başıma gitsem sıkılır mıyım çıkıp dolaşabileceğim gibi mi ?

cakiltasi dedi ki...

bekriyacım,

ben tek başıma gitseydim biraz sıkılabilirdim sanırım.

iyon pansiyonun biraz ilerisinden denize girilebiliyor. hem kumluk alan var hem de tahta iskeleler üzerinden giriyorsun. ancak şemsiye olmadığı için tüm gün güneşin altında olmak yorucu. bir de hanedan diye özel bir plaj var. o da dolmuşla gidilen çok kısa mesafede bir yer. giriş 5 lira. orada şemsiye, şezlong, duş her şey var.

iyon merkezde sayılır. arkanı onun kapısı olarak düşünürsen. hanedan sağ tarafta. kafeler, alışveriş yapılacak yerler sol tarafta. ben tek başıma oturur biramı da içerim yemeğimi de yerim hiç sıkılmam dersen. bi sürü yemek yenecek oturacak yer var. sıra sıra.

ama çok sevimli ufacık bir kasaba. geceleri epey kalabalık oluyor. yabancı turist yok denecek kadar az.

ben yalnız gitseydim Kaş'ı tercih ederdim.

Pilli Petro dedi ki...

Kaş tarafını diilde izmir tarafını istiyorum bi de bi kaç gün yalnız kalıp kafa dinlemek :(

yoksa ardıma tkılıp gelecek olan çok. bakayım nolcak dediğin gibi tek başıma 10 gün zor geçer.

Adsız dedi ki...

mafya

mafya dedi ki...

herkese hep bir tanıdık lazım oluyor zaten. tanıdık bulanlarla eşit olmak için tanıdık arayışında oluyorsun. mafya