Cuma, Eylül 12, 2008

DELLENDİM GENE

Düşünüyorum sonra düşünmekten kaçıyorum. Nasıl kokuşmuş olduğumuzu aklım almıyor. Sinirleniyorum sonra amannnnn diyorum çok da tirink düşünme.

Oben Ablam'ların Doğum günümde hediye getirdiği Bin Muhteşem Güneş'i okuyorum. Uçurtma Avcısı'nın yazarının diğer kitabı. Khaled Hosseini, Afganlı bir yazar ve romanı da Afganistan'ın tarihine ışık tutuyor. Nasıl tiksiniyorum okurken, nasıl sinirleniyorum anlatamam. İslamdan, talibandan, erkeklerden. Kadınların nasıl değersiz birer varlık haline getirilmesinden ki Türkiye'ye çok uzak hikayeler değil; dövülmek zorla evlendirilmek. Bir din düşünün ki insanların oyuncağı haline gelmiş kafasına göre yorumlanmış saçma sapan bir hal almış. Olacak iş değil. Din toplumların afyonudur demiş Karl Marks ne kadar doğru demiş amcam. Mantık yok saçmalık var sadece. Erkekler sakal bırakacak, kadınlar salatalık satın alamayacak, oruç tutmak zorunlu, sokakta kadınlar tek başına gezemez falan filan. Hadi Afganista'dakilerin başka çaresi yok. Ya burdaki gerzekler ikinci sınıf olmayı canı gönülden isteyen beyinsizler. Hepiniz cehennemliksiniz haberiniz yok. Neyse dellendim çok fena.

Bir de üstüne üstlük şu 12 Eylül haberleri tepemi attırdı. Kenan Paşa sen resim yap villanda vicdanın ne durumda acaba. Bir de kötüler neden çok uzun ömürlü oluyor hiç anlamıyorum. İyiler, dünyaya faydalı olacak insanlar hemencecik bu dünyayı terkediyor. Sadece 12 Eylül geldiği zaman gazetelerden okuyunca hatırladığımız isimler. Halbuki onlar onları tanıyanlar tarafında her gün her dakka hatırlanıyor. Yaşı büyütülerek asılan Erdal Eren. Yazıklar olsun bu ülkeye.

Şimdi ise her tarafıyla boka batmış bir hükümet. Yolsuzlukları ayukka çıkmış. Türkiye de soruşturmaya dötü yemeyen savcılar. Kokuşmuş değiliz de neyiz allahaşkına. Bugün seçim olsun başımıza gümbür gümbür gelecekler bu halleriyle tiksindiğim biraz da bu. Bir kez daha yazıklar olsun.

Hiç yorum yok: