Pazartesi, Ağustos 25, 2008

KÖY














Bu cuma işten çıktım. Hedefim Aksaray'daki emniyet garajını bulup İa'nın biletini alıp Lüleburgaz'a gitmekti. İşten Bülent Bey'le çıktık Kabataş'a kadar beraber yolculuk ettik. Annesinden ve babasından bahsetti hemen duygusallaştım. Göz pınarlarım taştı taşacak bu aralar. Tuttum kendimi tabii. Vakit varken bol bol vakit geçirin annenizle babanızla dedi. Kendimi düşündüm uzağım diye geçirdim içimden. Kabataş'tan ayrıldık. Ben tramvay'a bindim. Yusufpaşa durağında indim. Aksaray'dan önceki durak. Öyle in demişti otobüs yazahanesindeki amca. Duraktaki güvenlik görevlisine ne yöne doğru gideyim diye sordum. Nereyi arıyorsun dedi. Gürcüstana bilet alacağım dedim. Gürcü müsün dedi yok dedim. İşim acele o da muhabbet derdinde. Ona kalsa tekrar bin Aksaray'da in daha yakın olur dedi. Ama iyiki dinlemedim. Tamam dedim bulurum ben bir gideyim o yöne. Yakıncacıkmış, ama ne tarafta dediğim şapşirik büfeci daha çok yürümeme sebep oldu. O taraflara yayan hiç gitmemiştim. Bizim ülke komik memleket. Alanya'da Almanya'da sanır insan kendini tabelalardan. Burada da ya gürcüce ya rusçaydı tabelalar. Disco bile vardı. Çıktım oradan bu sefer metro ile otogara gideceğim. Aksaray'dan kalkan metroyu buldum. Gittim otogara. Büyük nimet bu raylı sistem. Dönüşte daha da anladım kıymetini. Otogarda İstanbul Seyahat'in gazabına uğradım. Onun arabası 15 dakika önce diye gittim ondan bilet aldım. Meğer araba karşıdan geliyormuş. 45 dakika araba gelsin diye bekledik. Allahtan kısa mesafe Lüleburgaz. O işkenceden sonra bir de 6 saat yol gitseydim Ankara gibi. Heralde pek hoş olmazdı. Tabii havanın nasıl sıcak olduğunu söylemiyorum bile ben oradan oraya koştururken. Raylı sistemlerde süper bir klima sistemi var terli biniyorsun kuruyorsun.
Burgaz'a 22.30 gibi vardım. Babam aldı. Hülya Abla'nın eve uğradık Nihat Ağcı'yı aldık. Bizim o taraflarda öyle denir. Hülya Abla'nın babası. Yukarıdaki Resim de Hülya Abla ve kocası. Geçen sene tam bu zamanlar Hülya Abla ve babaannem bendeydi. Telli babaya götürmüştüm onları Hülya Abla istemişti. Yaaa! bir sene olmadan evlendim gördün mü dedi. Mutlu olur umarım. Bize çay demlemiş. Onu içtik sonra eve yollandık. Yattım hemen..
Ertesi gün de babaannemi komşu akraba Nebahat Teyze'ye götürdüm.
Resimleri ekleme işini beceremiyorum. Hepsi altalta ekleniyor. Bahsettiğim konunun altına olmadı maalesef.
Bahçe fotosu komşuda çekildi. Güneş işte o komşunun evinin arkasına batıyor. Bizim kapıdan resmi var incir ağacının duvardan taştığı foto. Kapıdan çıkıp komşu tarafına bakınca işte güneşin o hali ile karşılaşılıyor. Komşudan gelince babam rakı sofrası yapmış kendine. Ben de iştirak ettim tabii. Karpuz ve rakı güzel ikili. Karpuzların hepsini yiyince babam. Ben de yiyecektim amaa dedi. Dolapta devamı varmış. Getirdim onları da ben yedim:)
Akşam Hülya Abla ve kardeşi İa'ya güle güleye geldiler. Ortadaki İa.
Ertesi gün İa ile beni babam otobüse bindirdi. İstanbul'a geldik. Ben de İa'yı garaja götürdüm. İstanbul'da böyle sıcak geçirdiğimi hatırlamıyorum. Donuma kadar ıslandım. Onu arkadaşına teslim ettim ben de evimin yolunu tuttum. İstanbul'da varolan raylı sistemlerin yüzde seksenine dün bindim heralde. 4 tanesine bindikten sonra en son minibüse bindim. Bu yolculuk boyunca yanımda biberlerden ve domateslerden oluşan bir kutuda benimle birlikteydi. Hemen kendimi duşa attım. Duş almak yetmiyor. Duşta yaşamak lazım. Dün çok kötüydü. Camlar açık olduğu halde rüzgar yoktu.
Minik köpüş komşuların. Büyük köpüş de başka komşuların. Köy maceram böyleydi.

4 yorum:

cinar dedi ki...

Oh, nihayet kendi yaşantına dair şeyler okuyabiliyorum :))

Canımcım ne güzel, gitmişsin görmüşşün işte aileni. Uzak yaşamak zor oluyor, çok iyi biliyorum. Ama yakın yaşamanın da zorlukları var, sen de bunu bilesin :) Sonuç itibariyle, herkesin canı sağolsun, herkes mutlu ve sağlıklı olsun, gerisi çok da önemli değil.

İstanbul bambaşka bir şehir. İçinde yaşayan insanlarla birlikte tabi ki. Çok iyileri de var çok garipleri de. Neyse sen yolunu bulmuşsun kısa zamanda.

Fotoğraf ekleme kısmına gelince, yükleme işlemine tamam dedikten sonra fotoğrafı eklemek istediğin yere sürüklemen gerekiyor. Benim bilgisayarımda artık fotoğrafı göremiyorum yüklerken. Garip yazılar çıkıyor, onları kesip istediğim yere yapıştırarak halletmeye çalışıyorum :)

cakiltasi dedi ki...

evet çınarım herkesin cani sağolsun mutlu ve sağlıklı olsunlar. allahtan çok da uzak değiliz.

istanbul insan cennetti. müzelik memleket:)

fotoları öyle sürüklemeyi denemiştim çınarım ama başlarına buyruk hareket ettikleri için sürüklemeye korkuyorum. olur da yazdıklarım gider diye :) ama bir dahaki gönderi de tekrar deniycem. senin işin de daha zor. ben tembellik eder yüklemezdim kesin:)

eylem dedi ki...

merhaba o resim karelerinde bir annem eksik googlede lüleburgazla ilgili baska birsey ararken bir baktım kapı komsularımız feriya ablayla hülya ablaa sasırdım cokta iyi yapmıssın istanbuldayken lüleburgazı özlüyorum vallahi sevgiler.. eylem...

cakiltasi dedi ki...

eylem merhaba:)
tesadüfün böylesi demek. benden de sevgiler.