Cuma, Kasım 16, 2007

UYUŞMUŞUM :)

Bir haftanın sonu daha geldi. Hafta boyu neler yaptım nasıl geçti vakit derseniz. İstanbul yolları kazandı ben de kepçeydim diyebilirim.

Cumartesi Evren'nin yedisi vardı. O nedenle Kemerburgaz'a gittik. Saat 19.00'da olduğu için karanlığa kaldık bir de pis bir yağmur bastırdı. Giderken çok zorlandım. Yollar çok karanlık ve su çukurlarıyla doluydu. Nasıl gittim geldim bilmiyorum. Ertesi gün de karşıya gitmeye karar verdik. Hadi sahilden gidelim hem teyzemlere ikinci köprüden daha rahat gidiliyor diye düştük boğaz köprüsü yollarına. Yıldız Üniversitesi'ni geçmiştik ki babam nasıl geçicez köprüden dedi. Aaaaa dedim. Tamamıyla buradan nakit geçişin olmadığını aklımdan çıkarttığımdan kal geldi:) Neyse girişindeki binada satıldığını tahmin ettiğim için o kadar panik yapmadım. İşbankası'nın ve Ziraat'ın gişeleri vardı. Ziraat çok kalabalıktı ben de İşbankası gişesine gittim. Hesabımızın olması gerekiyormuş allahtan bir dönem açılmış ama kullanmadığım bir hesabım vardı. Kartı aldım geçmeye çalışırken kart okumadı mı! Uğraş uğraş yok. Adamın biri indi kartı okutmaya çalıştı. Arkamızda bin ton kuyruk oluştu tabii. En sonunda öyle geçip ileride durmak zorunda kaldım. İndim aldığım yere gittim. Kıza dedim bu okumadı. Baktı kartta bir problem yok dedi. Neyse içeri bir yere gittik. Kız müşterim benden kart aldı ama böyle böyle olmuş dedi. Adam da yasak geçişlere bakmaya başladı fotoğrafımız çekilmiş mi çekilmemiş mi diye. Çekilmiş ama adamın biri plakamızı kapatmış. Böyle bir durumda geçmeyin halledene kadar bekleyin orada dedi. Arkada bekleyenler katil olsun trafik altüst olsun diye. Neyse heralde ben okutamadım dedim. Yayan gittim herhangi bir otomobile sizin yerinize ben okutayım kartımı denemek istiyorum diye. Bir taksici denk geldi. Bana uzaylı gidi davranarak denedik kartı ama çalışmadı. Artık kaybedecek vakit olmadığı için uğraşamadım daha fazla, yürüdük gittik.

Çarşamba günü tekrar karşıya geçmek icap oldu. Üsküdar'a gideceğimiz için 2. köprü gene tercih ettiğim bi yol olmadığıdan yeni kart aldık maalesef. Bu seferkini Ziraat'tan aldık. Neyse bu sefer bir sıkıntı yaşamadan geçtik :) Şunu anladım ki ne yaparsanız yapın İstanbul'un trafiğini çözmek imkansız. Hani imkansız hiçbir şey yok derler ya ama bu gerçekten imkansız.

Annemler birazdan yola çıkacaklar. Belki de çıkmışlardır. Gece de Pelin gelecek. Bu arada aklıma geldi kuzenimin bebeği oldu bu hafta başı. Çirkin bir şey :))) Pazar onlara gideceğim. Annemler gördü ama ben göremedim. Sanırım biraz tembellik oldu iş çıkışı gitmeye çok üşendim. Pazar Pelin'i gönderdikten sonra geçeceğim artık.

Haftaya da Ankara'ya gideceğim bir aksilik olmaz ise bekleyenim çok :) Görebilecek miyim herkesi bilmiyorum:((

Bu aralar uyuşuğum. Harry Potter'ım bile yavaş yavaş gidiyor. Artık 7. kitaptayım ama yarısına bile gelemedim.

Hayat sanırım harala gürele böyle geçecek. Bir sonraki ay şöyle yapıcam böyle yapıcam daha sakin geçiricem diyorum ama gene ayın tas aynı hamam.

3 yorum:

cinar dedi ki...

oy kepçem benim :) Nihayet yeni bir yazıyla tekrar karşımızdasın :) Bazen heyecanla ve mutluluka okuyorum şu hızlı yaşantına dair şeyleri, bazen de üşeniyorum hımbıllığım üzerimde oluyor :) yani okumaya değil, yaşamaya üşeniyorum :)
sen zaten İstanbulda oturmuyor musun ki? Al bir, ımm neydi onlarin ismi unuttum şimdi, hani şu arabaya takılanlardan. Hem öyle daha uyguna gelmiyor mu? Gerçi her gün köprü geçmeyeceksen de niye alasin değil mi? İstanbul zor bir yaşam tarzı, al işte. Daha ne yapılması gerektiğine bile karar veremedim :)
öpüyorum seni..

cakiltasi dedi ki...

haha çınarım ogs ve kgs deniyor o zımbırtılara.ben vatandaş ahmet efendi olduğumdan ihtiyacım yoktu şimdiye kadar. annemler geldiğinde onların arabaya almak gerekti. başıma gelenler ondan :o)

istanbul değişik bir memleket hakikat. ankara'da daha çok şey yapardım ama evde de bir sürü geçirecek vaktim olurdu. burada beceremiyorum o işi :)

hımbıl değilsin yahu kim kalkıp gelir ikea'ya ben bile üşeniyorum valla:)

senin gibi bi takipçim olduğu için nasıl gururlanıyorum bilemezsin. yorumlarınla sevindirik ediyorsun valla:)
öptüm kocaman

cinar dedi ki...

canım benim çok teşekkür ederim. ben de senin için aynı şekilde düşünüyorum :) bir de hakikaten yıllardır seni tanıyormuşum gibi hissediyorum. facebookun da bunda etkisi yok değil. insan karşısındakini görünce, mimiklerini vs gözünde canlandırıp yazı yazarken, benim yazılarımı okurken ya da yorum yaparken ne şekillere girebileceğini bilebiliyorsun. çok hoş bir duygu.. bu arada yedigöllerle ilgili bir album ekledim. gördün mü? bloguma da ekleyeceğim bir ara, Allah'tan umut kesilmez :)
kocaman kocaman öptüm :)