Perşembe, Ocak 28, 2010

NE ZAMANDIR AKLIMDA YUNUSLAR PET DEĞİLDİR

Ne zamandır aklımda bu konu. Bu haber çıkalı çok olmuştu ama bloga koymadım. Geçen arkadaşım İstanbul'daki gösteri merkezine gidelim dediğinde. Aklıma Savaş Karakaş geldi. Bir de işin ironik tarafı ben onu sabah şekeri olarak hatırlıyordum. Halbuki ne kadar güzel işler yapmış.

Bir de keyifle seyrettiğimiz zavallı flipper meğer intihar etmiş. Çocuklarınızı gösteri merkezlerine götürürken bunu düşünün. Bu bir ticaret olmamalı.

www.savaskarakas.com

http://www.denizhaber.com/HABER/18325/1/savas-karakas-yunus-flipperin-kabusu.html


Savaş Karakaş Yunusların Trajedisini Filme Aldı


Savaş Karakaş (41), 10 yıldır deniz belgeselleri çekiyor. Flipperın Kâbusu adlı son belgeselinde, Türkiye'ye Japonya'dan getirilen gösteri yunuslarının trajedisini filme aldı.


Gülümsediklerine aldanmayın onlar ölürken de gülümsüyor

Savaş Karakaş (41), 10 yıldır deniz belgeselleri çekiyor. “Flipper’ın Kâbusu” adlı son belgeselinde, Türkiye’ye Japonya’dan getirilen gösteri yunuslarının trajedisini filme aldı. Türkiye’de şu an 12 yunus gösteri merkezinde, 50’yi aşkın yunus “görev yapıyor”.

Savaş Karakaş bu yunusların balıkçılar tarafından avlanmalarından kamyonlara, koyteynırlara tıkılıp taşınmalarına kadar yaşadıklarını anlattı:

Türk karasularında deniz memelileri korunduğu için yunus avı yasak. Bu nedenle yunuslar göç yolu olarak kullandıkları Japonya açıklarındaki Taiji Adası’nda yakalanıp, Türkiye’ye getiriliyor. Japon balıkçılar, denize indirdikleri dev çubuklara vurararak ses duvarı oluşturup, yunusları karaya doğru sürüklüyor. Üzerine ağ atıldığında 300’e yakın yunus bu ağa takılıyor. Daha sonra yunus merkezlerinin sahipleri ya da eğitmenler suya girerek istedikleri boyuttaki özellikle dişi yunusları, köle pazarından seçer gibi seçiyor. Dişi yunuslar daha uyumlu ve erkek yunuslara göre daha az saldırgan olduğundan tercih ediliyor. Geri kalanlar da denize bırakılmak yerine, mezbahalara gönderilip, et olarak piyasaya sürülüyor.

Gösteri merkezlerine gittiğinizde kanadı çizik, yüzgeci yamuk yunuslar görürseniz, hangi şartlarda oraya geldiğini de anlarsınız. Yunuslar bu av esnasında ağla mücadele ederken yaralanıyor, kiminin yüzgeci yamuluyor. Çok zeki ve aynaya baktıklarında bile kendini tanıyan hayvanlar oldukları için, suyun içinde seçilme sürecinde yaşadıkları sıkıntılar büyük travmaya yol açıyor. Çünkü eğitmenler o olmasın bu olsun diyerek sürekli karar değiştirdikleri için ağa takılan yunuslar arasında büyük mücadele oluyor. Hayvanlar bu korkuları asla unutmuyor.

TANESİ 158 BİN DOLAR

Sudan çıkarıldıktan sonra kamyonlarla özel kargo uçaklarına taşınıyorlar. Bu uçaklarda hareket edemedikleri içi sulu dolu, dar bir konteynıra koyuluyorlar ve çok uzun, stresli bir yolculuk başlıyor. Yolculuğun stresini ve yorgunluğunu atlatabilen çok az yunus var. Ölüm oranları çok yüksek. Sağ salim vardıklarında da, uzun süre gümrükte bekliyorlar. Koruma altında olduklarından bürokrasileri epey sürüyor.

2008 yılında, yine böyle bir av sonrasında 12 yunus Türkiye’ye getirildi. Bu av sırasında yakalanan yunuslara 28 bin dolar ile 158 bin dolar arasında para ödendi. Faturalarda 12 yunus için toplam 1 milyon 848 bin dolar ödendiği açıkça görülüyor. Sonra bakıldı ki, yunus satın almak için yurtdışına büyük döviz gidiyor, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, sadece 30 yunus için “yakalanabilir” izni verdi. Yunusları korumak için uluslararası anlaşmalara imza atmamıza rağmen, bilimsel araştırma için deyip kılıfına uyduruldu. 27 yunus yakalandı, ancak 28’incide av şartlarından dolayı yunus boğulunca, zaten bu olayı pür dikkat izleyen yurtdışındaki yunusları koruma dernekleri ayağa kalktı ve sayı 30’a tamamlanamadan av bitti.

Türkiye’ye getirilen yunuslar, Avrupa’dan farklı olarak beton zeminlere doldurulmuş havuzlarda muhafaza ediliyor. Bu onlar için oldukça zararlı. Çünkü yunuslar sonar dalgalarıyla yönlerini buluyor ve onları beton zemine koyduğunuzda, kendi sonar dalgasının sesinden o kadar rahatsız oluyor ki, artık o sistemi çalıştırmayıp kapatıyor.

ÖLÜ BALIK YEME MECBURİYETİ

Yunuslar denizlerde asla ölü balık yemez. Ama gösteri havuzu eğitimi sırasında ölü balık yemeye zorlanıyorlar. Bütün yunuslar ilk aşamada ölü balık yemeyi reddediyor. Açlıktan yemek zorunda kaldıklarında da kusuyorlar. Çaresiz kalınca, gösterilen numaraları yaptıktan sonra ölü balıkları yemek zorunda kalıyorlar. Siz yunusla yüzdüğünüzde onun bundan büyük zevk aldığını düşünebilirsiniz ama aslında onun bütün derdi, turu tamamlayıp kovadaki balıklardan birinin kendisine verilmesidir.

ASIL GÖSTERİ 1.5 LİRA

Yunus gösteri merkezi alanında İspanya, Rusya ve Türkiye lider. Avrupa, gösteri yunuslarıyla ilgili ikiye bölünmüş durumda. Mesela İngiltere, seneler önce “Yunuslar pet değildir” diyerek bu merkezleri kapattı. Vahşi hayvanların hiçbiri tabiatlarından koparılmamalı.
Bugüne kadar o havuzlara gidenler madalyonun bir yüzünü gördüler. Şimdi de öbür yüzünü görsünler. Herkes yunusların o silinmez gülümsemesine kanıyor. Ama onlar ölürken de gülümsüyor zaten. Boğaz bir numaralı yunus gözlem yeri. Çocuklarınıza illa yunus gösterecekseniz Kadıköy-Karaköy vapuruna binin 1.5 liraya yunusları doğal ortamında gösterin.

EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ FLIPPER’IN EĞİTMENİ

Savaş Karakaş’ın bu belgeseli çekerken en büyük destekçisi 80’lerin meşhur dizisi Flipper’daki yunusu eğiten Richard O’Barry oldu. O’Barry bir deniz memelisi uzmanı ve eğitmen. 10 yıl boyunca Flipper’ı bir film yıldızı yapmak için büyük emek verdi ama Flipper onun kollarında intihar edince o günden sonra, diziden kazandığı büyük serveti, bu kez yunusları korumaya harcadı. Yunuslar çok mutsuz olduklarında bilinçli olarak soluk almayı bırakıp intihar edebiliyorlar.

4 yorum:

nalan dedi ki...

daha yakalanmaları safhasından başlayarak bütün ruhsal dengeleri bozuluyormuş yunusların. çünkü görece olarak pek çok iyi ayaklı " insan " dan çok daha zeki ve duygusallar. otistik çocukların eğitimlerinde kullanılmaları bir kenara gösteri dünyasında kullanılmaları kesinlikle işkence !

cakiltasi dedi ki...

evet nalanncım, kıyamam yazık hayvancıklara ne kadar caniyiz. kendi zevkimiz için yani aklım almıyor. alsınlar bizi koysunlar kafese yetenek gösterisi yaptırsınlar olcak iş değil.

Rosewell dedi ki...

Merhaba Çakıl
Şu an içimde korkunç bi üzüntü var. benim en büyük hayalim yunuslarla yüzmekti kendimi bildim bileli. yaşadığımız şehirde de bu hayalimi gerçekleştirecek imkanlar olmasına rağmen bu zamana kadar hep ertelendi. iyi ki de çok şükür ki ertelenmiş. onlar bu Dünya daki en muhteşem canlılardan sadece biri. aslında benim onlara duyduğum sevgiye bakılırsa belki de en muhteşemi onlar. şanlıyım ki vapur yolculuklarımda boğazda bir kaç kere görebildim. o an mümkün olsa boğazın serin sularına atlayabilirdim. ama bu yazıdan sonra sadece uzaktan sevmekle, özlemle bakmakla yetinicem. çünkü onlar benim ve benim gibilerin memnuniyetinden, hayallerinden çok daha önemliler.

cakiltasi dedi ki...

Sevgili Rosewell, ne kadar güzel demişsin. İşyerine tekneyle gelirken görüyordum ben de. O kadar keyifliydi ki seyretmesi. Ne zaman görsem dilek de tutarım. Uğur gibi hissedderim onları. Hep özgür olmaları dileğiyle.