Perşembe, Nisan 16, 2009

YERİN DİBİNE BATIN

Umut bu ülkede her geçen gün kaybolan bir şey. Elimde zaman makinası olsa da 60 yıl sonrasına gidip ne halde olduğumuzu görebilsem. Düzeldik mi beter mi olduk diye merakımı yensem.

Bizim bir önceki binamız Türkan Saylan'ın evine komşuydu. Aramızda sadece bir bina vardı. Şimdi de komşu sayılırız bu sefer 4-5 bina var. İçimden hep onun kapısını çalıp size hayranım ne kadar büyük işler yaptınız demek vardı. Ne yazık ki böyle bir özgüvene ve cesarete sahip olmadığım için yapamadım. Aramanın yapıldığı gün kapısının önüne gidip alkışlamakla yetindim.

Gerçekten anlamakta zorluk çekiyorum. Adnan Hoca zibidisi olsun Fettullah gülen şarlatanı olsun amaçları hedefleri belli olan adamların kılına bir halt gelmezken. Tek derdi ülkeyi aydınlık geleceğe taşımak isteyen bu insanlara her türlü zorluğun çıkarılması. Hala da bıkmadan usanmadan mücadele etmelerini öyle takdirle karşılıyorum ki. Kendimi işe yaramaz sadece bık bık konuşup duran biri olarak görüyorum.

Örümcek beyinlerden ölesiye nefret ediyorum. Sabah arkadaşımın facebook'a eklediği bir videoyu seyrettim. Yüzlerine çeşitli sebeplerden kezap atılmış büyük ihtimalle afganlı kadınların resimlerinin olduğu. Erkek hakimi toplumlardan, beyinlerinin edep yerlerine sıkışmış olmasından, bastırılmış duygularının sadece sapkınlığa işlemesinden tiksiniyorum.

Umarım karanlık taraf sonsuza kadar yerin dibine gömülür.

2 yorum:

Basak dedi ki...

Yüzyıllar boyu bizzat kendi yöneticileri tarafından ezilen, adam yerine konmayan bir halkın kollektif bilincinin doğal yan ürünleri tüm bu olanlar. Atatürk bu durumu iyi görmüş, aynı zamanda çok güvendiği halkının potansiyelini de farketmişti. O nedenle halkına, halkının kendisini asla layık görmediği özgüveni her fırsatta aşıladı.
Ne yazıkki o özgüvenin gelişmesini istemeyen yöneticiler tarafından yönetilmekten kurtulamadık, aşağılık kompleksi kanser gibi, toplumları içten kemiriyor ve kanser gibi, tedavisi de çok zor ve zahmetli. Ama Türkan saylan gibiler bu yola baş koymuş, biz de onlar kadar olamasak da izinden gideriz. Herkes kendi etki alanı içinde, küçük-büyük, öenmli-önemsiz demeden bir şeyler yapmalı. Herkes bir mum yakmalı, karanlıkla mücadelinin başka yolu yok...

cakiltasi dedi ki...

evet çok doğru yazmışsın. elimizden gelen ne ise yapmalı ne kadar mum yakarsak karanlık korkutucu olmaktan o kadar çıkar.