Cuma, Ekim 10, 2008

NOBEL ÖDÜLÜ MÜ ???

Türk insanı olarak bizim bir yapımız var. İyi işler yaratmış, yapmış insanlarımızı desteklemek dururken yerin dibine sokmak, yermek, kıskançlık yapmak, konuşmak durmak.

Benim şimdi yaptığım kıskançlık ya da başka bir şey değil. Orhan Pamuk'u takdir etmemek ya da edememek. Yurt dışında yaşadığı yerde 2006 yılında aldığı nobel ödülü ile bizi temsil ettiğini hiç ama hiç düşünmüyorum. Ben bir romanını okudum o da Beyaz Kale'ydi o da çok eskiden. Aklımda kalan hiçbir şey yok romanla ilgili. İnsan bir romanı okur da hiç mi aklında yer etmez??? Bende en ufak bir şey yok. Bahsettiğimiz roman da hakkında çeşitli çalıntı iddaları olan bir roman. Eksisozluk'te ya da diğer yerlerdeki yorumları okuduğum zaman başka bir yazar var mıdır acaba diye düşünmeden edemiyorum. Nedeni de dilinin çok akıcı olduğunu dile getiren bir kısım insanla beraber dilinin son derece ağdalı olduğunu türkçeyi hiç iyi kullanmadığını dile getiren iki farklı grupla karşılaşıyor olmam. Ben bir romanını okumakla beraber. Binbir gece masallarını onun çevirisi olan cildini elimde süründürdüğümü hatırlıyorum. Hani bir masal bile elde sürünüyorsa!!! Nobel ödülüne olan itibarımda kusura bakmayın ama pöf yani. Fransız yazar Jean-Marie Gustave Le Clezio'ya bu sene verilen ödül de benim için bir şey ifade etmiyor artık.
Beni rahatsız eden bir diğer hussuz da Orhan Pamuk'un ülkesini seven bir yazar olmadığını düşünmem. Öldürülme korkusu yaşayan nice değerli insan bu ülkenden kaçmadan yaşıyor. Ülkeme nasıl hizmet edebilir diye kıçını yırtıyor.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Merhabalar,
Blogunuzu uzun zamandir izliyorum. Ulkenin gidisati konusundaki cogu gorusunuzu paylasiyorum fakat Orhan Pamuk ile ilgili yazdiklariniza acik soylemek gerekirse sasirdim.Kitaplarindan sadece birini yillar once okuyup, aklinizda birsey kalmadigindan dem vurarak yazarligini sorgulamaniz biraz haksiz geldi acikcasi.Oldurulme korkusu olup hala ulkede kalan birsuru yazar var demissiniz. Hayatini yazmaya adamis olan bir yazar ensesinde surekli oldurulme korkusuyla ne derece ozgurce calisabilir ve uretken olabilir?Ayrica sirf insanlar arkasindan atip tutmasin diye boyle birsey yapmaya deger mi?Kalsa da vefasizlik, gitse de vefasizlik.Degisen ne?Azitmis milliyetcilige, hayatinda severek kitap okumamis, ama eline silah gecirince kendini kahraman ilan eden 3-5 culsuza bir kurban daha olmak mi?

cakiltasi dedi ki...

Merhaba hopeforbetterdays,

Evet haksızlık yapıyor olabilirim. Ama öyle hissediyorum. Uzaktan eleştirip taşın altına elini koymayan bir insan izlenimi uyandırıyor bende Orhan Pamuk. Hani sanat için sanat mı toplum için sanat mı diye bir karşılaştırma vardır ya. Ben toplum için sanat taraftarıyım. Bir insan sanatçıysa sorumluluğu olmalı örnek olmalı benim gibi sıradan bir insandan farkı olmalı diye düşünüyorum. Orhan Pamuk'un üretgenliği sadece ticari görünüyor bana. Bu kadar seveni sevilmeyeni olmak tuhaf bir durum onun için. Ama ben sevmiyorum işte. Bir kitabını okudum ama abimin aldığı evde birçok kitabı daha vardı başlayıp devam etmediklerimi hatırlamadığım için yazamadım. Bir tek hatırladığım 1001 gece masalları oldu. Ben ölümüne vatan sevdalısı olmalı sanatçı öyle düşünüyorum. Onun kolay yolu seçtiğini zenginliğine zenginlik katarak yurdışında yaşadığını düşünüyorum. İmkanlarını eğitime aktaramaz mı sanatçı duyarlılığı ile onu düşünüyorum. Belki yapıyordur haksızlık etmiyim. Ama güvendiğim sözünü dinleten insanlardan bile Orhan Pamuk eleştirisi duyunca işte haksızlık yapasım geldi.
Seni bu fikrimle hayal kırıklığına uğrattığım için kusura bakma ama sevmiyorum işte elektriğim tutmuyor.

Adsız dedi ki...

Merhaba Cakiltasi,
Ben sanat ve edebiyat sozkonusu oldugunda sanat icin ya da toplum icin sanat arasinda bir secim yapmak zorunda kalmamamiz gerektigini dusunuyorum. Adi uzerinde sanat, yazmak yaratmak ve tamamen ozgur olmali.Tamam birseyler veriyorsa okuyana, gorene ne ala ama yaratici beyinleri boyle bir sorumluluk altina koyup limitlememek lazim.Birakin nerede mutluysa insanlar orada yasasin, yaratsin, yazsin.Hele de olum tehtidiyle ulkesinde kalma pahasina yitirdigimiz bunca degerli insan listesine biri daha eklenmesin.Vatan sevgisine eyvallah ama olumune vatan sevgisi cocuk yasta zorla askere gonderilip derme catma karakollarda solup giden genclerin oldugu, ya da sadece etnik farkliligindan dolayi insanlarin yitip gittigi bu ulkede biraz fazla sey beklemek degil mi?Vatan bizi ne kadar seviyor biraz da onu sorgulamak lazim. Eminim Orhan Pamuk ugruna kitaplar yazdigi Istanbul'u benim Izmir'i ozledigimden cok daha fazla ozluyordur. Masumiyet Muzesini okumani oneririm. Diger kitaplarinin dilini sevmediysen sana garanti veriyorum dili, konusu ve anlatimi diger kitaplarindan cok farkli. Cakiltasi, seninle yazismak guzeldi.Zamanin icin cok sagol.

cakiltasi dedi ki...

Günaydın Hopeforbetterdays,
Hafta sonu çok yoğun geçtiğinden sana cevap veremedim. Benim takıntı yaptığım şey sanatçı duyarlılığı işte. Etraftaki bir sürü dizi ve tiyatro oyuncusu da benim gözümde duyarlılıklarını yerine getirmiyor. Hani nedir o duyarlılık belki gidip İstanbul'un fakir semtlerindeki okullarda bedava tiyatro kursları ya da farklı aktiviteler yapmak. O da şimdi birden aklıma gelen bir şey. Yapan elbetteki vardır. Onların hakkını yemek istemem.
Milliyetçiliğe gelince. Benim nefret ettiğim bir olgu o ne yazık ki. Ülkede vatan millet sakarya diye gezinen nice dangalak var. Vatan sevgisi öyle olmaz tabii ki. Güzelim ormanlarımız yabancı maden şirketlerince talan edilirken, her türlü stratejik kurumlarımız özelleştirme adına yabancılara satılırken, güzelim İstanbul'umuz çarpık kentleşmeye kurban giderken seyirci kalan insanlar zaten vatan sevgisinden bahsetme hakkına sahip değiller benim kanımca. Benim Orhan
Pamuk'ta kıl olduğum da dışardan Türkiye'yi eleştirip hiç bir çaba göstermemesi. İstanbul'u çok seven özleyen insan böyle yitip gitmesine seyirci kalmamalı gibi geliyor. Hele ki elinde hem ekonomik hem de bir takım başka güçler varken. Ama haklısın yeni kitabını okumalıyım:) Seninle konuşmak benim içinde güzeldi hopeforbetterdays. Gene de takip et beni. Kendime, oraya, buraya söylenip geçinip gidiyorum işte:)