Salı, Aralık 07, 2010

.....

Hiç uyuklarken başınızın boşluğa düşmesiyle uyandığınız ama uykunun tatlı gelmesi nedeniyle başınızın boşlukta salınmasını bile engelleyemediğiniz oldu mu? Olmamış olması imkansız gibi geliyor. Neyse ben iş yerinde bazen o hale geliyorum. Ki şu an şu dakka o haldeyim. Ne yapacağımı şaşırdım. Bari blog yazayım dedim.

Hafta sonu uzun zamandır geçirdiğim hafta sonlarına göre epey haraketliydi. Cuma akşamı Av Mevisimi'ne giderek açılışı yaptım. Bence güzeldi. Öyle bık bık eleştirileri çok kıçınıza sallamayın derim. Bana ne uzun geldi ne sıkıcı. Filmden çıktıktan sonra da Nevizade'de toplanmış olan kuzenim ve iş arkadaşlarının yanına uğradım. Dün öğrendim ki! Hiçbir şey yemememe rağmen. Degüstasyon denen dandik mekan benim için 65 lira fiks menü parası almış organize eden kişiden. Dün başımdan aşağı kaynar su döküldü. Ulan dedim ben bir şey yemedim ki! Bana tabak bile konmadı ki! Ben gittiğimde yemeklerini yemişlerdi. Toplasan 30 dakika durdum zaten. Telefon ettim apti bir garson çıktı. Yarın mekanı basmaya gideceğim. Rezilliği görüyor musunuz? Gecedeki kişilerin demesine göre mekanın yemekleri boktanmış. Demem o ki! Gitmeyin gideni de uyarın burası dandik bir meyhane. Pisler acayip canımı sıktılar. Neyse!
(Çarşamba günü gittim ve 35 liramızı geri aldım. Yemeyenlerden masaya uğrasalar da 30 lira para alınıyormuş. )

Cumartesi sabahtan gümüş kursuma giderek yeni bir sayfaya başlamış oldum. Sultanahmet ile Cağaloğlu arası bir atölye. Şimdilik yeni her şey ileride gelişmeleri paylaşırım. Akşamına da Lise'den birbirini yıllardır görmeyen arkadaşlarımla buluştum. Ben hepsini ayrı ayrı görmüştüm.
O da keyifli geçti. Pazar da bir bütün günü pinekleyerek geçirdim.

Hiç yorum yok: