Perşembe, Ocak 29, 2009

DALİ

Dali sergisi bitmek üzereyken Dali'ye geçen cumartesi gidebildik. Müzenin benim evime iki dakika mesafede oluyor olması. Her gün önünden iki kere geçiyor olmam çok önce gitmeme bir fayda sağlamadı. Dali'yi çocukken çok severdim. Öldüğü yılı TRT'deki bir çocuk programından öğrenmiştim . Yıllarca resimlerine hayran ama hayatına uzak olmuşum nedense. Hatta gene yıllar önce (15 yıl önce sanıyordum ama ekşi sözlükte biri 99 yılını yazmış.) AKM'de sergisi olmuştu da heyecanla gitmiştim. Tabii sergi beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Çünkü benim beklediğim dünyaca ünlü resimlerini görmekti. Gördüğüm ise eskizlerden ibaretti. Sonra gençlik kampı mevzuuna Fransa'ya gittiğimde. Öncesi ve sonrasında birer haftadan Paris'te kalmış bütün müzeleri karış karış gezmiştim. Rodin, Picasso, Dali, Hugo artık ne bulursam ayaktabanlarım dönüş yolunda sızım sızlayarak Türkiye'ye dönmüştüm. Şimdi 10 yıl önceye dönüp bir bakış atmaya çalıştığımda Dali'nin müzesinden niyeyse net bir şey hatırlayamıyorum. Çok acayip fotoğraflarının kartpostallarını almıştım. Ve o müzenin beni birazcık rahatsız ettiği aklımda kalan. Yani acayip insan Dali'den uzaklaşmam sanki o yıla denk geliyor. Sonra ben Dali'yi unuttum. Aslında her şeyi unuttum. O renkli çok yönlü Çakıl gitti böyle aaa ben şunu da bilirdim aaa ilgi alanımda bu da vardı diye aklımda kırıntılar kalmış bir Çakıl olarak yaşama başladım. Hatta öyle bir hale geldim ki. 7 çarpı 8 56 mıydı yaaa diyeceğim yakında. Neyse konudan uzaklaştım. Müze diyordum, sergi diyordum. Neyse gittik sergiye ben panik insan olarak çok sıra bekleyeceğiz diye kurgularken aaa 10 dakika bekledik beklemedik girdik içeri. Telsiz şeylerinden Yasemino'nun al demesiyle aldık. Gerekli yerlerde tuşlayıp dinledik. Ancak videoları ne yazık ki seyredemedik. 4 saate yakın gezdik, dolandık çok yorulduk. Dali meğer ne çok şeyle ilgilenmiş adamın ilgilenmediği sanat dalı kalmamış neredeyse. Ama ben Dali'nin sergiye getirilmiş resimlerinden çok azını sevdim. O meşhur resimlerini bakınca resim içinde resim gördüğüm tablolarını daha çok seviyorum. “The Secret Life Of Salvador Dali”, “Pages choisies de Don Quichotte de la Mancha”,”Dante’s Divine Comedy” ve “Dix Recettes d’Immortalite illüstrasyonları benim açıkçası çok ilgimi çekmedi. İçlerinden hoşuma gidenler oldu tabii ki ama o kadar. Bir de aynalarla kendini ve Gala'yı arkadan resimlediği portre pek güzeldi. Neyse diyeceğim o ki. Gezdik gördük koskoca Dali ayağımıza gelmiş gitmemezlik yapmadık.

Ama benim gönlüm hep Picasso'dan yana. Onun sergisini gezemedim ya yazık oldu. O geç geldi benim her şeye ilgimi yitirdiğim yıllara denk geldi yazık oldu.

Ha bir de Miro adamım:)

Hoşçakal Dali.

Hiç yorum yok: