Sabah Attila İlhan'ın mezarını gördüm. O kadar zamandır gidip geldiğim yol hiç dikkatimi çekmemişti. Mezar isimlerini okumak çok hoşlandığım bir şey değildir çoğu zaman başımı çeviririm. Ama bundan iki ay önce öylesine gözüme takıldı. Aaa dedim burada mı yatıyormuş. Bahsettiğim yer Aşiyan Mezarlığı, İstanbul'daki en güzel mezarlıklardan biri. O günden sonra bir daha gözüme çarpmamıştı. Bugün o kadar net görene kadar.
Sonra Victor Hugo'nun mezarı aklıma geldi. Gençlik kampı için Fransa'nın orta bölgesindeki Vichy'e gidecektim. Gitmeden önce ve sonra Paris'te gezmek için kendime zaman ayırmıştım. Şimdi düşününce nasıl cesaretle o işleri halletmişim inanın hiç bilmiyorum. Yani gidişim dönüşüm tam maceraydı. Neyse benim Paris'i gezmem akıllara zarar bir gezmeydi. Elimde harita gitmediğim yeri kalmamıştı o yüzden dönüş uçağını beklerken ayaklarımın zonklamasından başka bir şey hatırlamıyorum. Neyse şuursuzca gezmelerim beni Victor Hugo'nun kabrinin bulunduğu yere bile götürmüştü. 10 yıl olmuş gideli. Ne yazık ki her şey çok net değil. Ve de fotoğraf makinamın azizliği nedeniyle fazla görsel anım da yok. Ama ne akla hizmet gitmişim mezarlıklar arasında gezinmiş Victor Hugo'nunkine rastlamışım bilmiyorum. Ancak benim gibi mezarlık fobisi olan bir insanı bile yalnız başına Paris'in o tarihi mezarlığına sokmuş ise nasıl görkemli ve can alıcı bir yer olduğunu siz tahmin edin. Bizim en görkemli mezarlığımız ise Aşiyan. Bana göre tabii. Sevgili anneannem ve dedeciğim küçük yalı mezarlığında yatıyor. Anneanneciğimi 2000 yılında defin ederken cambazlık yaparak ulaşmıştık mezarına başka mezarlara ne yazık ki basa basa. Yaşayanımıza saygımız var mı ki de ölümüze olacak değil mi?
1 yorum:
atilla ilhan degil, dogrusu aTTila ilhan olacak.
yaygin bir yanlis oldugundan duzeltmek istedim. internet uzerinden ya da sairin kitap baskilarindan da karsilastirabilirsiniz.
Yorum Gönder