
Üşengeç miyim, unutkan mıyım, tembel miyim? Bir çok tekonolojik zımbırtıya sahip olmam abim sayesinde olmuştu. Walkman, cep telefonu, cdman, dvd çalar, digital fotoğraf makinası, bilgisayar. Evet ben asalak bir kardeşim. Bu teknolojik aletlerin hakkını verebildim mi ya da verebiliyor muyum esas mesele bu aslında. Cep telefonu dışında hakkını verdiğim yoktur heralde. Cep telefonunun hakkı da zorunluluktan verilmiş bir hak zaten. Bilgisayarım sıfır kilometrede Ankara'da üstüne örtü örtülmüş beklemekte. Cd çalarımı da yolculuklarda oraya buraya götürüp dinledim ama onun da zamanı geçti. Mp3, mp4 çalan kibrit kutusu büyüklüğündeki zımbırtıları icat ettiler. Cd çalar taşımak pek de akıllıc
a gelmemeye başladı. Gene de cd'yi mp3'e tercih ediyorum. ( Mp3 çalarım daha yok abim almadı çünkü: )))) Çocukluğumda plaklar vardı. Ne yazık ki bizim pikabımız yoktu. Teyzemlere gittiğimde kocaman kulaklığı takar ve dinlerdim. Teknoloji ne kadar büyük bir hızla ilerliyor farkındasınız di mi ? Biz de annemiz ve babamız gibi tekonoloji özürlü olacakmışız gibi geliyor ileride.Geçen kuzenlere gittim dvd, dvix dışında da başka bir teknoloji çıkmış. Diğer kuzen, evinde olduğumuz kuzenle dalga geçiyor yakında bunların yanına üst üste duran dvd, vcd, dvix ve binumum aleti göstererek bahsettiğim tekonolojinin çaları yakışır diye. Hatırlamıyorum onun ismini. Teknolojinin bu kadar hızla ilerlemesi iyi bir şey değil ya. Hiç bir şeyi sindirerek yaşayamıyoruz. Bir şeye alışmış ona göre düzen kurmuşken hayda!! başka bir şey icat ediyorlar.
Demiştim ya ben geçmişi seven bir insanım. Geçmiş alışkanlıkları daha çok seven bir insanım: ) Hala plak dinliyor olsaydık. Ya da mektuplarımızı kağıda yazıyor olsaydık, fotoğraflarımızı eski makinalarla çekiyor olsaydık. Daha mı ilkel olacaktık... Aslında diyeceğim şuydu. Ankara'dan bir türlü getiremediğim dijital fotoğraf makinamı geçen gittiğimde getirdim. Boğazı, işyerimin sokağını, sokaktaki kedicikleri çekip yazılarımı süsleyecektim. Kaç gündür makinamı çantamda getirip götürmeme rağmen hiç bir şey çekemedim. Daha doğrusu çekememiştim. Hatta dün Kadıköy’e vapurla geçmeme, harika bir manzara olmasına rağmen ben utandığım için makinemı çıkartıp da Topkapı Sarayı’nı, Kız Kulesi’ni, Dolmabahçe Sarayı’nı çekemedim. Evet ben eşşeğim. Ama size söz hava biraz daha ısındıktan sonra resimleri çekip buraya koyacağım.
Neyse…. bugün öğlen Arnavutköy sokaklarını ve boğazın bir kısmını, ve kedicikleri çektim.
Resimlerde göreceğiniz beyaz köşk çalıştığım yerin dıştan görünüşü. Dış görünüşe aldanmayın benim çalıştığım yer depo gibi: ) Gerçi içi fena değil ama pencere yok. Deniz kokusunu duyamıyoruz.

