Perşembe, Temmuz 12, 2007

BİR GARİP HUY İŞTE!

Zaman zaman sorguladığım bir konu var. Bunu da buraya yazıp kamulaştırmak ne kadar yapabileceğim bir şey onu bilmiyorum. Belki taslak olarak bırakacağım zaman geçince de sileceğim.

Sakin sanıyorum kendimi ama sakin değilim sanırım. Çabuk sinirlenebiliyorum. Kalbim çarpıyor, ellerim titriyor. Ama patlamadan içime gömüyorum. Bazen de saçma sapan bir şekilde patlıyorum kimse nolduğunu anlamıyor. Kaşla göz arasında da konuyu kapatıp uzatmamaya çalışıyorum. İçimde fırtınalar esiyor halbusi.

Aman kimseyle kötü olmayayım herkesle iyi geçineyim. Bu çok gıcık ve insanı bir yerde kitleyen bir şey. Neden böyle bir huyum var bilmiyorum. Ben de asabi olmak önüme gelene bağırıp çağırmak biraz rahatlamak istiyorum. Üstüme gelen insanlara şunu şöyle bunu böyle yap diyenlere yeterrrrrr, sana ne demek istiyorum. Bu neden bu kadar zor? İnsanın kişiliği 30 yaşından sonra değişebilir mi? Tamam bitti bundan sonra astığı astık kestiği kestik biri oldum diyebilir mi? Ne yazık ki diyemeyeceğim. Kalbimin derinliklerinde bir yerlerde patlamamış sinirle dolanıyor olacağım. İçimde açıklayamadığım bir huzursuzlukla. Kendi kendime konuşmalar yapıp olayları bin kere tekrar yaşatacağım tekrar sinirleneceğim. Ama o kadar!

Bir de insan en kolay annesine, abisine, babasına sinirlenebiliyor galiba yani ben öyleyim. Ve bunun vicdanı çok ağır oluyor.

Ps: Yayınlamaya karar verdim.

Çarşamba, Temmuz 11, 2007

TEMBELLİK


Gene bir tembelliktir gidiyor. 3 ay olmuş tek bir kelam etmemişim. Takipçilerim bıkmışlardır, aynı yazılarla karşılaşmaktan. Bir girip bakalım yeni bir şey var mı? Ama ne yazık ki yok!

"Ev"lendim. Yeniköy'de nohut oda bakla sofa bir evcik. Mayıs sonundan beri orada kalıyorum. Şirin bir ev TV dışında bir eksiğim kalmadı.
Mayıs'tan beri oldukça yoğun bir hayatım oldu. Evin eksikleriyle uğraş gelen gidenler derken Temmuz'u bulduk. Yalnız yaşamaya alışmak yazın olmalı çoğu zaman hayat dışarıda geçtiği gelen giden daha çok olduğu için. Kışın olsaydı sanırım biraz daha sendromlu olabilirdi yalnız yaşamaya alışmak.
Buraya eklediğim resim tabii ki evciğim değil :) Sultanahmet'ten bir görüntü. Restore edilmiş bir yapı eskiden kim otururdu hiç bilmiyorum ama çok heybetli bir yapıydı.
İki hafta önce abimin Hollanda'dan arkadaşlarının düğününe gittik. Sultanahmet'teki otellerden birinin çatı katında fasıl tarzı bir düğün oldu. Eğlenceli ve neşeli bir düğündü. Benim ısrarlarım sonucu kız tarafı oğlan tarafını aramış sonunda da ilişki başlamıştı. Unuttuğum bir hikayeydi bu. Ama düğüne gitmeden önce abim hatırlattı. Yaa öyle olmuştu di mi ? dedim. Sonra düğünde hem damat hem gelin senin yüzünden burdayız diyince gururlanmadım desem yalan olur.
Aslında yazasım var ama bir tıkanıklık mevcut. Şimdilik bu kadar olsun.